3 Ekim 2007 Çarşamba

Gezdim Gördüm Alemi

Bu sitede bir türlü lirik yazmadık ne yapalım. Sıra gelmedi.

Ece ve zihni kardeş neden bu siteyi emanet alın diyorum biliyor musnuz ?
Ağır bir kelime etmemek için ? Bundan sonra sabretmek kendime eziyet olacak, yazarsam da yazdığım okka gibi ağır olacak ? bu sefer harcadığım vakte yazık olacak.

yazılanları iyi bir yerde emanet alın., veya site adını değiştirip yönetimi alın yoruma kapayın.birşey yapın.

Kimse zafer kazadık sanmasın, bugünkü akşam gazetesi başlığına baksınlar bir Aıhm'e tanıdık yargıç göndermekle olmuyor.,

Keşke aptal dostlar yerine akıllı düşmanların kıymeti bilinseydi..

ne yani okka gibi yazıyı mı yazayım ?

10 yorum:

zihni örer dedi ki...

Kardeş, bence aklına geldişi gibi yazmalısın. Her yazarın kendine göre bir ağırlığı ve ilginçiliği vardır. Sen farklı ve benzeri az bulunur bir ekolsün bana göre. Dobrasın, çoğu zaman tam 12 den vuruyorsun:) İlgilendiğin zaman, düşündürmeyi bir espride başarıyorsun. Örneğin, "allahın onwarı", bunlardan biri. Bir sayfa makale yazsan daha güzel anlatamzdın. Hayata dair bütün düşünceleri allah ekseninde söyleyenlere "allahın owarı" diye samimice bir söz, çok şeyler ifade ediyordu.
Sen çok zaman kurtlar sofrasına oturuyorsun. Bu yüzden incitiyorlar. Yılmıyorum desen de, bence yıldırırlar insanı.
Keşke yeterli zamanımız olsaydı da her tertışmaya kalılabilseydik.

Biz de senin gibi az uğruyorz bloglara ama, bir yazıp kaçıyoruz. Eskisi gibi sürekli tartışmalara katılmayaa zaman yetiremiyoruz.
Bir yere gitmeni ya da burayı terk etmeni istemiyoruz. Kış aylarında çok hoş sohbetlerimiz olacak buralarda.

Evet, biraz da lirik takılmaya bakabilirsin. Hem şiire merak sarmıştın bir aralar, ne oldu?
sevgi ve saygılarlımla.. terk tmeye kalkışma haaa:))

knze dedi ki...

çok severdim on warı :)
bundan başka gerçek olablir mi ?

ece siteyi yeniden yapalım diyor,
bu akşam meydan dolaşayım,..

iğne deliğinden geçmemiz lazım.

Adsız dedi ki...

Yaptım bile:))
İnşallah beğenirsin..

KNZ ciğim,
herkes herkesle aynı düşünmek zorunda değil ki..
Sen ve ben dünyaya çok farklı bakıyor bile olsak, aradaki saygıyı, sevgiyi koruduğumuz müddetçe, niçin diyaloğa devam etmeyelim ki..
Dünya yeterince kutuplu zaten..
Ülkemizde aynı kutuplaşmaya doğru sürüklenmekte malesef:(
Köprüleri hepten kopartırsak, bizden sonrakiler bize beddua göndermekte haklı olurlar..

Kıyasıya tartışabiliriz..
Fikirler üzerinden kavga edebiliriz, ama kişilik bazında çarpışmassak, bu devran dönmeye devam eder..

sevgiler..

zihni örer dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
zihni örer dedi ki...

ok severdim on warı :)
bundan başka gerçek olablir mi ?

Olabilir:))

Şimdi Ece ile beni sevmiyor musun?

Bunu duymak isterdik senin kalem (pardon) klavyenden:))

"allhın onwarı"nı kIskandık şimdi:))

hadi duymak istiyoruz kardeş hdiiii???

bir üsttekini bir harf yanlışından dolayı ben sildim, bilginize

knze dedi ki...

Doğmuşuz ya, kanat çırpıyoruz zihni kardeş..

En çok neyi seviyorum biliyor musun, tam dolu dizgin tartışırken aniden durmak, durabilmek, suyun ve yaşamın varlığını hissetmek,.
sonra yine yaşam mücadlesi :)

çok teşekkürler ece'cim.

knze dedi ki...

Yeniden sansür çalıştı.

http://www.derindusunce.org/2007/10/02/atamin-ogretmenleri/

kardeşim ben görüşümü yazdım, size ağır eleştiri olarak geliyorsa siz de cevabını yazardınız,.

knze dedi ki...

suat bey sansür değil dedi. eyvallah..

yakında sitelerde teknik hata bildirimin yayınlnmasına şahit olacağız.

bence bu yöntem için iyi bir gelişme.,

"kendi sorunlarımızı halletmek "başlığını ben için açmıştım.

izlenimlerde fatih terim başlığında yazıyorum.

knze dedi ki...

Yukarda yazıda asrileşme kelimesi aradım.
Diğer bir deyişle, çağdaşlaşma ikelimesi le yazıyı ben bütünleyelim.

Osmanlı imparatorluğu, 1500 'lü yıllarda Danimarka ile aynı çağda gözlemevine sahipti.
yani o çağın bir süpergüücü.
ÜSTELİK BU GÖZLEM EVİ imparatorluk başketindeydi ve iklim olarak gözlem sonuçları çok daha sağlıklıydı.

Ben yazımda tarihi tartışmaya girmeyeceğim. Bir şansızlık oldu., o gözlemevi 1700 lere gelindiği zaman yok oldu.

Onlar ise tarihin şanslı bir vakası olarak, dinle çatışmaya girdi. Biz ise dinle çatışmaya giremedik.

Eğer biz de dinle çatışmada gözlemevi galip gelseydi, dünya da değişimin patronu bugün biz olacaktık. Çünkü çatışma herzaman kötülük değildir. Biz de din dogmalaştı. İçine kapandı.
Onlarda da din bu çatışmadan iyileşrek çıkmadı. Çünkü hristiyan kaynakları bilim hakında tahrif edilmiş bilgiler içeriyordu ve
bunu arındırmadılar. Protestanlık bugün daha
KATOLİK OLMAKTAN DAHA yüksek seviyede, evrimleşmiş bir din oluşturamadı.

Fakat eğer gözlemevi galibiyeti müslüman dinininde gerçekseydi bu din fazlalıklarından arınabilir, kaynağını koruduğu için de,
din temizlendikten sonra bilim ile çatışmadan insan zihinsel ilerleyişine eşilik edebilirdi.
kaçan fırsat malesef iki tanedir. Anlaşıldı değil mi * biri din diğeri ise bilimdir.

Osmanlı DEDİĞİM GİBİ, bir şansızlıkla 1700 lere değişimin lideri olarak giremedi. Sanayileşmeyi kaçırdı.
1700 lerde yapması gereken artık bir refomdu ve yapamadı. 300 yıl daha gömüldük ve bilgi üretimine hiç katkımız olmadı. Bir afrika kabilesi kadar değişimin gerisinde kaldık.

Bunu ilk farkeden ordu mensupları oldu, çünkü kanatlarda gerçek manzarayı görüyorlardı. ordu yeniliyordu ve nedeni belliydi.

onun için ordu içinde yenilikçilerin hareketi ile kurtuluş savaşı organize edildi. Halk ise bilgiye açtı. Onun için büyük bir ivme ile aniden ve kimsenin inamayacağı bir şekilde toplumsal değişime seferber olundu.

Biz sanayi öncesi yaşam tarzına takılı kalacak bir toplum değildik. Biz yaşam değişimi talebimizi batılaşmak olarak görürsek, genlerimizi tanımıyor oluruz.

ingiltre 1800 lerdeki gibi giyinmiyor, fransızlar giyinmiyor ama biz neden giyiniyoruz ? bu giyimi batılşatırmak değildi.

bilgiyi teknoloji transferi olarak görmeyin.
telsizden yüzlerce yıl önce elektromağnetik dalga biliniyordu. Telsize bakıp bilgi budur diyemeyiz. Bilginin yaşamı değişitrmesi kaçınılmazdır. Batıda kadınların ilk kez pantolon giymesi bir mücdaleledir ve yüzlerce yıllık bir mücadelenin sonucudur.

Biz bu mücadeleyi bilmeden pantolon giymekle,
elektromağnetik dalganın nasıl bilgi haline dönüştüğünü bilmeyen ama buna rağman telsiz kullanan bilinçsiz kullanıcılara döneriz.

kadının pantolon giymesi sanayi sonrası yaşam değişimidir. çünkü otobüse koşuyorsun, tranwaya biniyorsun ve artık işgüsün.

şimdi batı toplumları yaşamın değişimini sanayi sonrası topluma dönüştürdü.

Biz müslüman kalalım ama sanayi sonrası toplum olalım diye kurulan bir cümlenin hiç bir anlamı yok.

çünkü siz hangi müslümansınız ? Bu soruyu sordunuz mu ? istanbulda ilk gözlemevini 1500 lerde koruyamayan bir müslümanlık mısınız ?
halkın kafasını bunla mı karıştıracağız ?

Bizler hala gözlemevi koruyamayanların korumasını mı yapacağız ?
Biz zaten müslüman mıyız ? ( bu soru günümüzde sorulmalı, müslümanlık yüzlerce yıldır ağır bir taşın altında yaşamın bütün dinamiğini kaybetmiş halde,.. yani sizce eline telsiz aldı diye değişir mi ? bu telsiz de katkı payın hiç ama hiç yok.)

zor sorular sorulmalıdır. ikbal tuna dan cevap bekliyorum.

zihni örer dedi ki...

Biraz çocuklaşmaya ne dersin kardeş?
Hep ciddi konular yoruyor insanı değil mi. Kim icat etmişse bu mim işini, iyi de etmiş. Birçok şairi taramış oluyoruz ve şiir damlalarını dudaklarımızda hissetme fırsatını buluyoruz.
burada bir Mim daveti seni bekliyor.

Bir dörtlük sadece, bir şairden de olabilir, kendi üretimin de... kural buymuş.