24 Temmuz 2007 Salı

Kırmızı Halıdan Mahzun Geçişler..

Eskiler bilirler, benim yıllardır yazdığım bir cümle vardı,.
şöyleydi;

"altımıza kırmızı hali serilse, başımız göğe ermeyecek."

o yıllar nihayet bitti, ve yazıyı yazmaya fırsatım oldu.

bir hayli özgürüm, çünkü artık kendi kendime edindiğim bir alınganlık baskısından kurtulmuş oluyorum.

fakat önce sahip olduğumuz 3 kazanımı hemen yazalım:

1-ordu evlerine ziyaretçi olunur,,/ refeh partisinden önce zaten böyleydi, önümüzdeki dönem bu genelge ile olmaz da, uygulmada kendi kendine olur.( olunca da baiımız göğe ermeyecek onu yarın yazarım artık)

2-Resepsiyonlarda türban bir aksessesuar olarak pek şık bulunulmya başlanır. Ertuğrul özkök'ün kalemine güveniyoruz.

3- üniversite kapılarında girişlerde kontroller pek de sıkıya alınmamaya başlanır. eh, eskiden de böyleydi.

peki olmayacak olan nedir ?

bir AHİM davasını asla kazanılamayacak.,. 10 tane Ayşe Böhüler, yanına bir o kadar FATMA HANIMLAR KOYSANIZ, ÜZERİNE DERİN DÜŞÜNCELER koyasanız, SEVGİLİ ECE'CİM kanat çırpsa , CEREN ZAREFETİNİ KATSANIZ , Muzmin ANONİM ZEKASINA BAŞVURSANIZ, içine MetinThePoor demokrasisi aşkı katsanız, Suat BEYİN tepeden bakmacılığını ekleseniz, knz^ye yandan bakmasanız, yok varsaysanız, ne yapasanız bu davayı reel olarak kazanamazsınız.

Nedenlerini yazdım. Kamuda uzlaşmak neden gerekli diye.
Bunu değiştirecek bişey oldu mu ? yok.

Eh artık problemi görmemizi engelelyen psikolojik engeller de ortadan kalktığına göre, ben artık hoş geldniz gerçekler dünyasına diyorum.

REEL PROBLEM ORTAYA ÇIKTI.

Sonuç şudur ;Üniversitede başörtüsü ile okuyacak ama staj yaparken bunu çıkarmak zorunda kalacak., aksini yapamak mümkün, dümdüz giderim, hukuk da neymiş yönetimi de mümkündür ama, hukuğu da değiştrim , ben yaparım demek mümkün tabi ama bu şimdi daha da zor olacak.,

ben anlatamamış olsam da, hayat bunu gösteririr.

çünkü insanlar yüzyıllardır kamuda uzlaşma noktasına çok acılar çekerek geldiler.,
hayat bizi bu noktaya çoğunluğun gücü ile değil, acılarla getiridi.

Fakat yukarda yazdığım 3 kazanım, yine de çok önemli bir psikolojik başarıdır. gönülden tebrik ederim. Tabi bunun karşılığında zapsu'nun eşinin başlatığı, başörtüsü takmayan, takmayı gereksiz gören kadınların camiye girerken kendi başlarına hareket etmelerine gösterilecek müslüman tepkiler de bundan sonra
sap gibi sırıtacak.

ilk başlarda müslüman mahallesdinde salyongoz satırmayız hanım, diye diklenen sinirli ifadeler zamanla anlamsızlaşacak. Sultan ahmet caminin mülkiyeti kamu olduğunda göre, hepimizin dedesi zamanında bu ülke için savaştığına göre, salyongoz yemeyi tercih eden torunların da miras hakkı olacak.

Ben yıllarca böyle hareketleri sevmedim aslında,.ben anneanemin çeyizindeki oyalı yemeniyi mis kokusu ile sevmeyi tercih ederdim ama tek başına bir knzeyem.
Dokunmaya kıyamam ki ben o yemeniye. öperim severim öyle bohça yaparım. Fakat Demokrasi böyle bişeymiş öğreneceğiz. Onun için geçmiş dönemde omuza atmaları, böyle hak aramaları, iki avukatla dolaşmaları, zortlaşmaları sevmedim, ama ben
yalnız knzeydim.

peki AHİM davalarında, hala kamuda uzlaşma noktası neden ? Demokrasi sihirli sözcük değil miydi ? Dedim ya mecbur.
hayat bu. okul bu., çocuk bu, veli bu, yoksa kendi bindiğiniz dalı kesersiniz.

Bu sorunu görmemeize engel olan psikolojik gerekçelerden kurtulduk, bakalım ne olacak ? ben kazım babaya ( kazım mızrak) şöyle demiştim; laiklik nazikliğe engel değil. Ne olursun bir aileye tek başına bir davetiye göndermek nezaketsizliktir.
o açıdan seçim sonuçlarına metin bey kadar seviniyorum ama sadece o noktada.
bir topluluğunun hipnoz edici ne sevincine ne de üzüntüsüne katılırım.

bu sonucun içinde de bazı iyiler, bazı kötüler, bezı endişeler çok fazla olabilir ve olacaktır.

heyecan verici yazı dizimie devam edeceğim.

Kübra'ya dedim; bu kadar muhalefetsizlik sıkıcı olur., ötekilerden artık bıkmuş olmanız lazım. Biz her zaman Ayşe Hanımlar ve Nur Hanımlardan başka birşeydik,
geçmişte de vardık, gelecekte inadına var olacağız.

benim kaçındığım kulak arkası ettiğim, şimdi sırası değil dediğim hiç bir ayakbağım yoktur.,üstelik bir gıcığım da yoktur :)

27 yorum:

knze dedi ki...

Demakrasiyi kendinde içselleştirmeden demokrasi önderliği yapmak ne yaman çelişki,.

Kendi sınırlarını koymaya yanaşmadığı anda, demokrasi yüzünde cilaya dönüşecek ve akmaya başlayacak.

o sınırları dün yazdım. ABDULLAH gülün sayın eşinin AHİM den çektiği dava ile kaçış başlamıştır.
Ama bu seçim sonuçları ile kaçacak bir yer kalmadı. Gerçek bu.

"başörtüsü" ile kamu mücadelesi
% 50 kazanıma mahkümdur., diğer % 50 den ise kendiler vazgeçmek zorunda kalacaklar.,

sonuç fena değil, bardağın yarısı dolu diye herkes sevinmek zorunda kalacak.,

hayat reeldir.

fakat bu mahsun kelimesini kullanma nedenim değil;

demakrasiyi içselleşitrmeyen,
aslında kendisi demokrat olamayan,
henüz demoratik olmamamış, olgunlaşamış bir liderlik bu halıyı serecek.

Şimdiye kadar hiçbir şey konuşulmamoş ve tabu olunmuş olarak ordan geçilecek.

bu kadın şahitlik yapmaktan aciz,
eşinin bazı şartlarda kendisine şiddet uygulaması kabul etmiş,
hastalandığı zaman eşinin ikinci eşi almasına rıza göstermiş olacak.

hadi alınmayalım diye yıllardır konuşmadık.

erkekler iyidir. onlar da gizlemeye çalıştılar.
eline para geçiren siyasetçi, kızlarına yaptığı haksızlığı telafi için yüzme havuzlu, klimalı daireler tutular.

ama devlet hastanelerinde kuyruklarda bekleyen yoksullara onların iyilikleri ulaşamıyor.

maddi çünkü,

evet gerçekleri söylendiğinde mağdur olunuyor. Çünkü bu bizim dinimiz. Biz iyi bir halktık.
bu din bizi yüzyıllardır merhametli yapmıştı., güvercinleri beslemiş, toplu katilamlar yapmamıştık.

bütün bunlar gerçektir. Bu din bizi iyi bir halk olmamıza neden olmuştu., yoksa kurtuluş savaşını da kazanamazdık.

fakat artık herşeyi öğreniyoruz.
ben ailemde türkçe kuran okuyan ilk nesilim.,

tırstık tabi., bocaladık. o günden beri çabalıyoruz. Hayrünisa hanım başka türlü, ben başka türlü, öbürleri başka türlü bocaladık.
hepimiz kanat çırpıyorduk, başka bişey değil.
vaktimiz olmadı çok düşünmeye, yaşamak ve tercihlerde bulunmak zorundaydık.

Sessiz kabullenişin artık sonu geldi., Asıl demorasi sınavı burda verilecek.

demokrasi aileden başlar.
bir kızın tercih hakkı için özgür ortam yok. dinin tek görüşlü pozitivist buyurgan emirleri ile 15 yaşında kız başedemez. uyum sağlar.

bunu ortadan kadırın. kız kendi özgür tercihi ile seçti diyelim.

burda beni görmek istemeyenler, yazdıklarımdan irete olanlar benden seçim sonuçları ile kurtulamayacaklar., Çünkü ben ailenin içinde olacağım., kol kırılır yen içinde kalır misali aile içinde susanlar bundan sonra konuşacak.

Din içinde öz eleştiri konusunu panik halinde örtbas edebilirsiniz,
ama şimdilik.

devam edeceğim.
önce korkularımızı yazacağım., ama din elden gider korkusu,.

knze dedi ki...

din elden korkusunda kalmıştık değil mi ?

O korkunun tam da zamanı.

bir saadet partili kadar radikalim bu konuda.,

anlatacağım.

knze dedi ki...

bir hikaye kurgusunda devam edeyim.

hristiyanlar sanayi toplumuna geçişte dinlerini revize etmişler,
msela boşanmaya izin vermişlerdi.
kilise bu arada Roma'dan kopmuş, ingiltere'de yepyeni bir kilise kurUlmuştu. Bu tarihten itibaren din ile kilise, ingiltrede hiç çatışmadı ve tehlike de olmadı.

Bir din boşanmaya engel oluyorsa başına gelecek budur.,siyasetin önüne geçerse de başına gelecek budur.

osmanlıda din ve siyaset hiç çatışmadı. çünkü halk zaten
osmanlıdan beri ertak-ı-bi-idrak olduğu için onlar için seçkin saray dini oluştuurldu ve padişahın emrine verildi.

şimdi bu din ile demokrasi sınavına hazır mıyız ?

cumhuriyete miras kalan bu dindir.
Bu saray dininin içinde çelişkiler var, bu nedenle tartışmalarda birçok nokta bizzat müslümanlar tarafından örtbas ediliyor.
ne yazık ki okullarda da örtbas ediliyor.

hiç konuşmamayı tercih ediyorlar,
ki bence bu dinlerine güvensizlikten başka birşey değil.

derin düşünceler blogta "saldıray" nikli kişinin karakolda 100 spoa ile ilgili sorusan gelen cevabı ne kadar aradıysam bulamadım., belki cevap gelmiştir. merak ediyorum.

peki,nereye kadar gider bu.
hele bu demokrasi ortamında..
dışarda küresel bir dinin oluşması kaçınılmaz. Müslümanlık bu ana dinin bir alt dini olmaya aday.

kadın erkek camiye birlikte girmesini ben hiç sevmedim nedense,.

çünkü ben saçimden önce de, hatta 10 yıl önce veya 10 yıl sonra değişmeyeck birşey diyordum

kamu da uzlaşma;

eğer bir din kamuda uzlaşmaya ayakbağı oluyorsa, tpıkı boşanmayı engelleyen hristiyanlık gbi,
o din iyi bir din değildir.

kendiliğinden uzlaşmaya engel olacak tabuları içinde barındırmaması lazım.

bizim inanç özgürlüğünden önce,
iyi dinle kötü dini aytırt edecek kriterlere ihtiyacımız var.

Bir dini nasıl sınarız ? hiç düşündünümüz mü ?

kendimizi sınamaktan başlarız önce.
inananlar hani korkmazdı ?

Adsız dedi ki...

REEL PROBLEM ORTAYA ÇIKTI.

Sonuç şudur ;Üniversitede başörtüsü ile okuyacak ama staj yaparken bunu çıkarmak zorunda kalacak., aksini yapamak mümkün, dümdüz giderim, hukuk da neymiş yönetimi de mümkündür ama, hukuğu da değiştrim , ben yaparım demek mümkün tabi ama bu şimdi daha da zor olacak.,


Nedir ortaya cikan reel problem?

Gercekten yazdiklarinizi anlamaya calisarak okuyorum ama anlayamiyorum. Bu olmayacak bu ortaya cikti bunu soyliyecegim diyorsunuz araya katmadiginiz malzeme kalmiyor neyin ortaya ciktigini soylemekten baska.

Rica ediyorum annanenizin sandigini, kazanilmis dediginiz tebrik ettiginiz bence lagim cukuruna derhal atabileceginiz 3 maddeyi onu bunu sunu birakip sadece bu konuda soyleyeceklerinizin ozeti olan kisa bi paragraf yazin.
Gercekten kastinizi anlamak istiyorum.

Betul

knze dedi ki...

REEL PROBLEM ORTAYA ÇIKTI.

ben reel problemleri yaklaşık 1 senedir yazdım.

diğer başlıklarımda da bu var. anlamak çaba ister kübra hanım fakat sana yardımcı olacağım.

Sonuç şudur ;Üniversitede başörtüsü ile okuyacak ama staj yaparken bunu çıkarmak zorunda kalacak., aksini yapamak mümkün, dümdüz giderim, hukuk da neymiş yönetimi de mümkündür ama, hukuğu da değiştrim , ben yaparım demek mümkün tabi ama bu şimdi daha da zor olacak.,

ŞİMDİYE KADAR ahim davalarının dökümüdür. DİĞER BÜTÜN ULUSALAR ARASI DAVALARDIR.

Ben yarım edeyim;

dinler arası ilk defa müslümanların şikayeti olmuştu.

ve bu dava sonunda italya okul duvarlarında haç indirildi. itlaylan dindarlar çok şikayet
ettiler ama şeriatın kestiği parmak acımazdı.

unutma kübra, bu şikayeti yapan müslüman birliği başkanıydı.

madem hristiyanlar haç ile dinlerini temsil ediyor ben de muhammaed yazmak istiyorum falan diye kazan kaldırmışlardı.

yani dini simgelerin kamusal alandan, kamuda tarafsız bir alan yaratmak amamcıyla uzaklaşmasına karar veren ilk adım budur.

çünkü mahkeme italyanlar lehine bunu çözecek bir çözüm bulmadı.

21 yy da dinler bir tane değil, azınlıklar var. azınlıkları burak hergün yeni (internette hızla yayılması mümkün) bir din ortaya çıkabliyor ve temsilcileri çeşitli simgelerle talep edebiliyor.

hukuk şu ana göre, veya çoğunluğun isteklerine karar verse bu hukuk olmaz.,

çoğunluğun gücünü saddam da temsil ediyordu.,hitler de temsil ediyordu.

hukuk reel problemlere reel çözümler arar., çözüm bulmadığı zaman ortalama bir çözümü herkes kaul etmek zorundadır.

davanın diğeri, almanyada yuvada bir afgan kadın öğretmenin derslere başı örtülü girmek istemesidir. Alman veli çocuğun ona garip gelen bir dinin temsili altına eğitim görmesini istemedi.

mahkeme alman veliye hak verdi.,

bir alttaki başlığıma bak, ben de hintli kadın peygamberin mürdidi bir temsili yuva çocuğuma bu şeklide iletişim kurmasını istemezdim.

adı üzerinde burası kamu ve ortak uzlaşma alanı olmalı.

şunu unutma kübra, sen yaparsan başkası da yapacak.
AKP bunu bilsin ki, türkiyede başkası inadına yapacak.

bir öğretmen ,hintli peygamber kadının müridi oldum benim yeni dinim bu diyecek.

diyorlar ki, şimdiye kadar bu hiç çıkmadı. hukuk hiç çıkmayacak diye düşünmez.

sen yaparsan başkası da yapar.
buna kıyas diyorlar.

din ve vicdan özgürlüğü tek kişilk din ile oğunluğun dinini aynı koyar.

ve günümüz hukuk şu din iyidir, bu kötüdür diye ayrım yaptığı anda
ortada din ve vicdan özgürlüğü diye bişey kalmaz.

senin peygamberin de bir zamanlar tek kişilk dindir.

tek kişilik dinin talepleri ile kamu uğraşamaz.

3. dava yı da söyleyim. inglitrede peçeli öğretemn ayşa azmidir.
artık ingliz yöneticiler dahai çileden çıkmış ve bir çözüm bulamaıştır.

insanla zor uğarşalar sonunda ortak uzlaşma alanında ortak kabullerle yaşıyorlar.

Amerika bir tek başörtülü kadın savcı yok, ingilterede yok,

yahudiler de kippalarını çıkartıyorlar.

tabi kampüs avrupada para kazanma yeri, orda isterse satanist olsun
isteyen istediğini giyebliyor ama
hiç bir bir okulun kapısından o kıyafetle geçemez bile,..

inglizler, hollandaılar müslüamnalrı sevmedikleri için, bizden uzak dursun misali gettolara sürüklediler ve orda onlara karışmadılar. Ama görüyorsun ayla azmiden kurtulamadılar.

getolaşma sosyal demokrat olan, avrupa halkını iyiden iyiye müslüman düşmanı yaptı.

ahim bunları düşünüyor, artıyı eksiği koyuyor ve bu kararları alıyor.

biz türkiyede dünyayı takmıyoruz diyorsanzı, vay o libreal maskenin haline...

allah kolaylık versin..

Nedir ortaya cikan reel problem?

yazaya yaza bukadarını yazdım. daha da yazarım . anlamaya çalış.
biri anlasın artık. yeter bu düşünce temebelliği. sana demiyorum kübra, sen analamya çalıştın.

ama şu yüksek maaşlı akp danışmanları yok mu ? bilmiyorum belki düşünüyorlardır birşeyler.

Gercekten yazdiklarinizi anlamaya calisarak okuyorum ama anlayamiyorum. Bu olmayacak bu ortaya cikti bunu soyliyecegim diyorsunuz araya katmadiginiz malzeme kalmiyor neyin ortaya ciktigini soylemekten baska.

AHİM davaları denince anlaşılacağını düşünüyorum . herseferinde aynı şeyleri yazıyorum.

hayrunisa hanım keşke davasını çekmeseydi veya çekse bile gerkeçlere kafa yorsaydı.

eevt yazımın ana teması, reel durumdur. Gerçek olaylardır.
yerine göre sen azınlık oluyorsun. italyada olduğu gibi,..

ben italya örneğini verdiğimde,
bana okul duvarı tarafsız olmalı dediler.,

iyi, bir sonraki adım, otorite de ortak alanda tarafsız olmalı .

bana bakma, benim suçum değil.
nasıl çözüm olur , birtek öeneri gelmedi.

alman veliye ne derdiniz siz ?

şöyle diyor ben büütn dinlere hoş görülüyüm., hayır toplumun çoğunluğu böyle değildir. Biz anket yapmıyoruz. Türkiyede de halk başka dine tahamülsüzdür.

hukuk burda, knze blogta muzmin anonim veya kübra ne demiş diye bkmaz.

türkiyede misyonerlerin öldürülmesini göz önüne alır.
üstelik bu ölümlerin toplumda nasıl çoşku ile karşılandığı bile bir veridir.

bir misyoner dini simgelerini ölüm korkusu ile taşıyacak, ama sen çoğunluğun gücü ile sınırsız kullanacaksın. bu adaletsizlik olur. yani hukuk mentalitesi böyle düşünür.

su gibi hızlı yazdım. kelime hatalarım olablir. aldırma.
anlamaya çalış. Bu başörtülü kızlara yapacağın en iyi hizmet olur.

artık yalanla beslemesinler bizi.

Rica ediyorum annanenizin sandigini, kazanilmis dediginiz tebrik ettiginiz bence lagim cukuruna derhal atabileceginiz 3 maddeyi onu bunu sunu birakip sadece bu konuda soyleyeceklerinizin ozeti olan kisa bi paragraf yazin.
Gercekten kastinizi anlamak istiyorum.

yani akp nin %60-70 gelmesi bile sorunu çözmez., hukuk çoğunluğun gücüne göre işlemez.

dediğim gibi, politikacı eşinin kırmızı halida yürümesi sorun değildir., zaten hukuki telaffuz şöyle; kamuda hizmet verenler dini simgelerinden vazgeçmek zorunda. bu kısıtlama hizmet alanları kapsamıyor.,

nasıl betül ? razı mısın ?
toplum yararına bir kabulleniştir bu.
27 Temmuz 2007 Cuma 15:03

Adsız dedi ki...

Elmayla armutu karistirmayalim..

Hukuk insanliktan once vardi ve degismez gibi bir mantiga mi girdik?

Hukuk insan hayatini kolaylastirmak korumak icin var.

Basortusunu kippayla suna bunla karsilastirmazsiniz musluman bir kadin disari basortusuz cikamaz, musluman bir kadinin okumasina calismasina engel olmak ya dininden ya kariyerinden vazgec demek insan hakkina aykiridir.

Ben size Kanadada ortusuyle calisan sarigiyla vs calisan birsuru kamu gorevlisi gosteririm.

Okul duvarina hac ya da Allah yazisi asmakla bir musluman kadinin hayatin her alaninda basini ortmesi gerektigi farkini anlamak zor olmasa gerek.

knze dedi ki...

Rica ediyorum annanenizin sandigini, kazanilmis dediginiz tebrik ettiginiz bence lagim cukuruna derhal atabileceginiz...

kübra bu saldırganlık var, ya, gün gelir linçe dönüşür. kendine muakkayet ol olur mu ? şu kadar seçim sonucu aldık falan diye kimsenin selam durmasını beklme.,
ben farklı bir perseftif sundum sana. Bunun için tehdit algılması içinde olmak istemem doğrusu. kahramanlık yapma niyetim hiç yok.

anlaştık umarım; o halde ben senin yazdıklarına uluslararası mahkemelerin nasıl cevap verdiğini dilim döndüğünce anlatamaya devam edeyim,..


Hukuk insanliktan once vardi ve degismez gibi bir mantiga mi girdik?

hukuk elbette değişir ama sen değişmesine neden olacak birşey dedin mi ? ona bakacağız.

Hukuk insan hayatini kolaylastirmak korumak icin var.

tamamen böyle. onun için karmaşık problemlerin çözümünde uzlaşmaya gidiyor ya,. yoksa her grubun, dini grupların ihtiyaçlarına tek tek cevap veecek bir çözümü bulabilseydi yapardı. yok öyle çözüm. sen bulursan kabul ettirirsin. sabret ve oku.

Basortusunu kippayla suna bunla karsilastirmazsiniz musluman bir kadin disari basortusuz cikamaz, musluman bir kadinin okumasina calismasina engel olmak ya dininden ya kariyerinden vazgec demek insan hakkina aykiridir.

iki sebepten bunu argüman kabul etmediler. bu iki sebepte birbirinden bağımsız.ikisini birbiriylee ilişkillendirmeden oku.

mahkeme bu argümanı pek inandırcı bulmadı. müslüam topluluklarda başörtülü olduğu kadar başörtüsü takmayan kadın da var. müslüman kadının başörtüsüz çıkamyacağınına dahil yeterince deili yok. bu konu müslüman ulema arasında fikir birliği olmuş bir konu değil.

üstelik peçeli ayşe azmi gibi davalarla da uğraşmak zorunda kalıyorlar.

bir kadın dudaklarını aç-ma-makta aynı sebepten itiraz edebiliyor.
mahkemeler kulak, burun, boğaz arasında ayrıt edici neden bulamıyor.

müslüman kadına neyin zulüm ettiğini çözemiyorlar.

asıl neden, bu yazacağım ikinci neden olacak; yazmıştım ama baştan yazıyorum.

herkes kendini yer yüzünde tek ve ideal görmek istiyor. hukuk innaçlara arasında ayrım yapamaz.
çok fazla inaç var., hergün yeni bir din ortaya çıkablir. kimse diğerinin dini beğenmeyebilir.
din ve vicdan hürriyeti iyi inanç kötü ayırt edilmesine izin vermiyor. eğer bunu yaparsa orası artık bir din devleti olur.

Ben size Kanadada ortusuyle calisan sarigiyla vs calisan birsuru kamu gorevlisi gosteririm.

bildiğin bir şey varsa söyle.en azından bir bir savcı örneği bulmazsın sanırım.,

zaten müslüman kadının tek başına şahitlik yapmayacağı ön kabulü ile tanıyor dünya onları.

fakat unutma ki, asıl neden şu; bir zamanlar avrupa'da senin dediğin gibiydi, hatta türkiye de dediğin gibiydi.,
italyanlar için sınıf duvarında asılı duran haçın sorunu yoktu.

sorunlar çıktça hukuk kendi çözümlerini üretiyor.

öte yandan, kanada da kitapçı dükkanlarında misyonerlerin öldürül-me-diğini de aklından çıkarma.,

ingilterede bunca yıl geçti ama hala hint gettosu ve müslüamn gettosu birbirini sevmiyor.

sorun çıkan yerlerde soruna cevabın ancak uzlaşma ile olacağını görmeye başladı insanlar,..

eğitimin amacı herşeyden önce insanları biraraya getirmek değil mi ? birlikte iş yapmalarını, birlikte üzülmelerini sağlamak.

gettolaşmayı önlemek için ne yapmak lazımdı ? sorun buydu.

ama takıntılı insanlar, illada benim dinim dedikçe bu barış ortamı olmuyor.

en iyi din takıntısı olmayan dindir. bence islamiyet mükemmel bir din ama müslümanlar iyi temsil etmiyorlar.,

kelimeler seni incitmesin kübra.
unutma takıntısı olan birçok din kamudan eşit haklar isteme hakına sahiptir.

bütün yazdıklarımı yok varsayıp, hep kendine odaklanıyorsun ama hukuk bunu yapamaz. hukuk tarafsız olmak zorundadır

Okul duvarina hac ya da Allah yazisi asmakla bir musluman kadinin hayatin her alaninda basini ortmesi gerektigi farkini anlamak zor olmasa gerek.

o halde bazı meslekleri tecih etmek zorunda, yapısı ile uyuşmayan bir mesleği seçmek zorunda değil.

bir savcı öncelikle otorite olarak tatrfsızlığına odaklanmak zorunda, veya bir öğretmen aynı şekilde ?

o zaman yeni dönemde neyi yapabilirim ? neyi yapmam diye ayırt edici sorular karşımıza çıkacak.

kamuda uzlaşma hukukn sağlayabileceği en iyi yöntemdir.
inadına direnişler hayın gerçeği ile uyuuşmuyor. çoğunluk olmak ise hukuken üstünlük sağlamaz, özellikle innaç konusunda bu böyle.

hep söylediğim bir söz var; neden milliyet ve vicdan özgürlüğü demiyoruz ? hiç düşündün mü ?

okul duvarı da otoriteyi temsil eder, okulda ki öğretmen de, okulun müdürü de, otoriteyi temsil eder; biz otoritenin kaşısında kişinin din ve vicdan hürriyetin nasıl korunacağı ile ilgileniyoruz ?

dediğim gibi kübra, ben farklı perfektif sundum sana,.

neticede zarar göreceğimden endişe edersem susarım., dediğim gibi kendimi bu işe adamış değilim.,
ama hayat yine de size öğetir., kanun çıkartmak veya çoğunluk olmak kenan evren uslü olur., evrensel hukuka uyumlu olmak zorunluluktur.,

size çıkabilcek her sorun önünüze gelecektir,.ikna için iyi düşünmek lazım. umarım bu dönem sizin için böyle olur.,

şu soruyu unutma, çıkabilcek sorunlar hakkında düşünmye mecbur kalacalar.,

knze dedi ki...

suat beyin sitesindeki yazını şimdi gördüm kübra,

dediğim gibi ben seçimden önce vya sonra, dindar sitede vaya ateist sitede gördüğüm farklı bakış açısını aktarmaya çalışıyorum,.

birileri için yapabildiğin bişeyse yapmalısın diye dşünüyorum.

sana cevabım yukarda

Adsız dedi ki...

Knz merhaba : )

Bana Ayse Melek bile diyen cikmisti ama ilk kez Kubra oldum : )))


Ben Kanada da yasiyorum. Burda tanidigim ortulu ogretmenler var, savcilari bilmiyorum cunku bilmek durumunda kalmadim ve hic tanidigim da yok. Ama bildigim bir sey var o da; Kanada da bir yasa var her turlu is yeri belli bir yuzde oraninda disardan bakildiginda "farkli" gorunen kisi calistirmak zorunda. Din farki renk farki kultur farki farketmez, baktiginda beyaz Kanadali olmayan onlar gibi giyinmeyen kisileri belli bir oranda calistirmak zorunda.

Devlet hizmeti alirken gordugum hintli sinklerin sariklariyla hic kesilmemis sakallariyla, ortulu kadinlarin ortuleriyle calistigi.

Hukuk bunun neresini kabul etmiyor?

Hukuk insan hayatini korumak kolaylastirmak icin var dedik. Birilerine madem oyle ona uygun isler sec desin diye degil.

knze dedi ki...

çok özür dilerim, betül .
su gibi yazıyorum, dediğim gibi :)
ben nikleri görmezden gelirim,
yazan kim hiç merak etmmem. yeterki söylediğim sözler sana ulaşsın.

kanada hakkında dün yazdıklarımı alt alta koy., hepsini yok saymışsın; bana eziyet etme iki gözüm artık.

dedim ki, orada sokaklarında misyoner öldürülmüyor değil mi ?

dışardan türkiyeye "tanzimat aydını" gibi bakmayın.

avrupa da nasıl bir kabul edilmiş varken, aniden bunun nasıl döndüğünü biliyoruz yaşadık.
kanada gibiydi.

sana verdiğim örnek avrupa mahkemelerinin verdiği kararlardır.

savcı olmazsınız., kanada da olmasınız., bir araştır istersen.
kanada 'da bir insana dinini sormak bile yasak.

eğer orada da müslüman azılığın gettolaşması varsa, 10 yıl içinde bu gettto da sorunlar çıkmaya başlar.

burada amerika birleşik devletli türkler de var, blog yazarı hep armish (isa devrindeki gibi giyinirlerdi) denilen bir topluğu örnek veririlerdi, geçen yıl lideri Fbiay tarafından tutuklandı. FBI tutuklamaları nasıl olur bilirsin, tümden silerler. neyseki
arkadaşlar da susutular.

Betül dünyanın en zengin ve serin ülkesinde yaşıyorsun.

Türkiye'de din baskısı altındaki kadınlar, cehenem sıcağında nemLi havada inim inim inliyor. bUGÜN CAMDAN DIŞARI BAkamıyorum, dışarda duman var.

istanbulda alt geçittlerde çalışana küçük tezgahtar kızlar dinin ezicici boyunduruğu altında..
akşama kadar bir heykel gibi tahammül etmek zorunda. kilima yok, özel araç yok. otobüslerde çile içinde.

evet, kelimelerim incitici olablir; ama bu da insan hakkı.

ne metin abinin insanlığı buraya yetiyor, ne baskın hocaların ki..

erkeklerin kadınlara hiç saygısı yok, onlar o kadınların yanında dolaşırken kısa kollu atletler giyiyorlar, saçlarına jöle sürüyor, favorilarini uzatıyor,

hatta geçen gün padesülü kız yanında pullu tişörtlü erkek gördüm., erkeler keyfince giyim tercih haklarını kullanıyorlar.

sen orda klimalı, özel yollarda mağzlarda dolaşırken başörtüsü yoksul kadınları vuruyor.

peki bu kadınlar aptal mı ?
hayır, bu dünyada eziyet çekerek bari öbür dünyayı kurtarma peşindeler.

burda dinin farklı yorumlarına asla izin vermiyorlar.

pozitivist be tek görüş devlet eliyle bastırılıyor., şimdi buna bir de iktidarın ezici gücü eklendi.

özgür tercih imkanı yok.
15 yaşında kız direnemez. bana yaptıklarını görünce, bu bloglarda yapılanı görünce söze gerek kalmıyor. kızlar uyuma zorlanıyor.

eğer kanada da böyle olsaydı,onlar da önlem almaya başlayacaktı.

üzgünüm ama, gerçek şu kendi aralarında var olan bir azınlığın tuhaf dini takıntısını içlerinde
yolee edebiliyorlar ama bu düzey avrupa gibi çizgiyi biraz aştığında hemen hukuk konuşmaya başlıyor.

çünkü azınlığın oranı daha da az,
ha aborjin ha müslüman kadın.
müslüman erkekler için görünüşte bir sorun yok :)

betül, sen benim mahkeme kararlarını ilettiğim bir tek görüşe dahi cevap yazmadın.
Ya tepeden bakmayı yeğliyorsun veya görmek istemiyorsun.

Hukuk insan hayatını kolaylaştırmak için diyorsun ya, bu kararlar avrupa da ve türkiyede insan hayatını kolaylaştırmak için alındı.

knze dedi ki...

ileri islam fıkıhı liselerde seçmeli ders olarak okutulacakmış..

kırmızı halıda kadın geçişleri ne kadar ironik ?

islam fıkıhındaki kadın onursuzluğunu görmezden gelerek kafayı dik tutmaya çalışacaklar..

yüzde yetmiş bile kafayı dik tutmaya yetmez.

ceseret et betül.

sen sayıları aklında tutmayı unutur musun ?

boyununu alçıya alsan bile kırmızı halıda boyunu bükük geçersin.

siz kendi boynunuzu kendiniz bükmüştünüz ama başkaları gerçekle yüzleşmenize sadece engel oluyordu.
siz hep başkalarına suç attınız.

şimdiye kadar islam diye ezberlediniz.
sze ezberletileni gözü kapalı savundunuz.

betül sana cevabım yukarda..

hayat şule yükselin ikna odasında ibaret değil.,

ileri islam fıkıhı diye kendi dayatılmış dininizi okutacaksınız.

pozitivist islam diye ...

Unknown dedi ki...

Knze hanim,

Size allah sabir versin diyecegim. Karsinizdakileri tanimak lazim, anlamaya calismak lazim, tuzaklarina dusmemek lazim...

Allah yolunda bizim gibi "munafiklarla" her turlu savasa hazirdir bu zihniyet sahipleri.
Demokrat kisiligine sarilip vaaz vermek, hakaretler yagdirip "ben mazlum sen canavar" edebiyati yapmak, fikirlere cevap bulamayinca kisisel saldiri yapmak yani her tur savas yolu mubahtir bu zihniyet icin.. bir otele doldurup atese vermek dahil.

Betul hanim ornegindeki hanimlari mazur gormek lazim yani eline dagitilmis kartlar bu kadar. Cikamayacagi sinirlari cizmis cemaat, sartlanmis bir zihin olusturulmus. Belki bilirsiniz : "ev kolesi" diye bir terim vardir. Yani tarlada calisan kole siyahlar bas-kaldirinca, evde yasayan kole siyahlarin oynadigi rol "beyaz dan daha beyaz" olma tarafatarligidir. Betul hanim en azindan evde yasayanlardandir. (Maddi durumu nispeten iyi) eh artik AKP var ve aldigi oy orani ortada. Bu durumda ev koleligi hicte kotu bir sey degil.
Savundugu duzende kadinlara soz hakki yok, sahitligi yarim, miras hakki yarim-da olsa onemi yoktur.

Suat bey ornegindeki erkeklere gelince bu kadar musamahakar olmayacagim.
Kendi kiz cocuklarina gercek bir yasam turunu secme - basini istedigi gibi baglamak ozgurlugu vermeden kole-lik hayatini empoze edecek bir zihniyet sahipligi - yetecektir bin defa lanetlenmis olmaya.

Butun dinlerde ortak ozellik dogru'ya ve iyi'ye sahip cikmaktir.
Kadinlara erkeklerle esit haklar verilmedigini savunan din olabilir, kadinlara esit hak vermeyen tanri olmaz, olamaz.

Cikin gezin anadolu'yu..
Kim calisiyor tarlalarda karin tokluguna, kim topluyor odunlari-calilari bir parca isinmak icin, kim tasiyor sulari cesmelerden evlere.
Bizdeki yorumu ile muslumanlik - dindarlik "erkek saltanatindan" baska bir seyi savunmuyor.

Saldirilacak zihniyet Suat bey'in zihniyetidir. Betul hanim ornegindeki hanimlara acimaktan ve anlayisla davranmaktan baska yol yoktur.

Saglicakla kalin.
Erol.

Unknown dedi ki...

Cuvaldiz hanim;in yazdigini gordunuz mu ??..

Kendisi tartistigimiz konuda soyle yazmis

Diğer türlü saç teli görünmeyecek her şekilde başı örtmek;yelpaze,çift düğümlü,iğneli,sıkma vs kesinlikle radikaldir.Neden?Zira aklı olan Müslüman eğitimli kadın baş örtüsüne karşıdır illa başına bir şey takmak isterse de bu şapka olabilir,eşarp konusunda ısrarlı ise bu saç görünür şekilde takılanı olmalıdır!Bone bile olabilir zira daha”modern”görünür(!) zira kullanım amacı konusunda bakan gözlerin kesin hüküm çıkarmasına mahal vermez.


Bu cumledeki "kullanim amaci" deyimi dikkatimi cekti.
Bende bir kiz cocuk sahibi baba olarak ve esimle cok mutlu bir hayat suren erkek olarak (Allah bozmasin) dusunmeye daldim.
Bekar oldugum yillari hatirliyorum, esimle tanistigimiz zamani hatirliyorum.

Yani (cok bayagi bir deyim oldugu icin kullanim amaci demiyecegim)
esimle ilk tanistigimda beni etkileyen sey (maddi ve manevi deger) ne idi diye dusundum.
Bir siralama yapmayi kendi kendime dusundugum vakit "sac" gorunusu kesinlikle ilk bese, hatta ilk on'a
girmedigini soylersem kesinlikle mubalaga ettigimi zannetmiyorum.
Esimin kel yada cirkin sacli oldugundan degil tabii, insan guzelliginde manevi etkenlerin cok daha baskin ciktigini ve maddi etkenlerin gecici oldugunu bildigimden.

Donelim simdi Cuvaldiz hanim'in "kullanim amaci" diye takildigi olguya.
Bu hicde bos bir sey degil.
Erkek egemenliginin acimasizca surdugu, din olgusunun bu yonde kullanildigi bir ulkede erkeklerin gozundeki "kullanim amaci" kendi kadin ve kizlarini kiskanclik ile saklamaya calismayi tabii on plana cikarir.

Yani bir erkek kendi bakisinda ve gozunde var olan kotu niyetli "kullanim amaci" oraninda esini ve kizini bu tur bakislardan korumak isteyecektir.

Din bu yonde sadece bir kolaylik saglamayi degil ayni zamanda hem babaya hemde ailedeki hanimlara "manevi dayanak" saglamayi bir gorev bilir - yada oyle yorumlanir.

Isin aci tarafi bazi kadinlarin bu "bakistaki kullanim amaci" olayindaki suclu tarafi "dogru kapanmayi" becermemis kadinlara yuklemesidir.

Bakis sahibinin, yani eger kotu niyetle bakiyor ise, erkeklerin suclu oldugunu soylemez yuce dinimiz. Kadinlara yuklenir, siz kapanin onlarin bakmasina yol vermeyin der.

Hadi kapanmaya baslasinlar diyelim, nereye kadar kapanacaklar ?
Kotu niyetli gozun arkasinda kotu niyeli dusunce yok mu ?
Sacini kapayan hanimlarin dudaklarina, bakmaz mi ?
Baska yerine bakmazmi kotu niyetli erkekler ?

Anne ve babalar once erkek cocuklarina bakis ahlakini ogretseler daha dogru olmaz mi ??

knze dedi ki...

erol bey hoşgeldiniz.

bağlanmakta sorunum olduğu için geciktim.

evet çabalıyoruz hepimiz :) betül, ben, diğerleri.. değişimleri yaşamak bizlere nasip oldu.,

uzun uzun cevap yazacağım.

sevgilerimle

knze dedi ki...

selma erol bey,.

Allah yolunda bizim gibi "munafiklarla" her turlu savasa hazirdir bu zihniyet sahipleri.

ben o evin içindeyim erol bey.
o kızkardeşlerden biriyim.
onun için başa çıkılması zor olanım.

yeryüzünde peçeye ilk isyan eden kız hangi evden çıkmıştı ?
müslüman mahallesinden çıkmıştı ?


Demokrat kisiligine sarilip vaaz vermek, hakaretler yagdirip "ben mazlum sen canavar" edebiyati yapmak, fikirlere cevap bulamayinca kisisel saldiri yapmak yani her tur savas yolu mubahtir bu zihniyet icin.. bir otele doldurup atese vermek dahil.

otel yangınını unutyayacağız.
otlede insanlar yanarken allahü ekber diye bağırmak kötü bişeydir.
bunu türkiyede müslümanlar bi kere yaptı., bunu türkiyede müslümanlar yaparken bu gidişe müslüman basın denilen yazarlerın hiçbiri dur diyememeişti. hocaefendiler halka
demek ki gözyaşı ile merhamet vermemişlerdi.

bu hepimizin üzernde bir kamburdur.
yıllar geçecek ama örtbas etmeyeceğiz.

ben müsülman mahallesinden biri olarak suçu üzerime alıyorum.

Betul hanim ornegindeki hanimlari mazur gormek lazim yani eline dagitilmis kartlar bu kadar. Cikamayacagi sinirlari cizmis cemaat, sartlanmis bir zihin olusturulmus. Belki bilirsiniz : "ev kolesi" diye bir terim vardir. Yani tarlada calisan kole siyahlar bas-kaldirinca, evde yasayan kole siyahlarin oynadigi rol "beyaz dan daha beyaz" olma tarafatarligidir. Betul hanim en azindan evde yasayanlardandir. (Maddi durumu nispeten iyi) eh artik AKP var ve aldigi oy orani ortada. Bu durumda ev koleligi hicte kotu bir sey degil.
Savundugu duzende kadinlara soz hakki yok, sahitligi yarim, miras hakki yarim-da olsa onemi yoktur.


betül gelsin cevap versin diyeceğim.

betül cevap vermek isterse kadınların şahitliği hakkında
neyi yanlış bildiğini on tiyo olarak verebilirim.

ama susumakla olmuyor.
o susarsa ben betülü burada korumakta güçlük çekerim.

kadınlar islamiyetin bir tek başörtüsü ile ilgili konusunda konuşur diğer herşeyde susarlarsa olmuyor.

Suat bey ornegindeki erkeklere gelince bu kadar musamahakar olmayacagim.
Kendi kiz cocuklarina gercek bir yasam turunu secme - basini istedigi gibi baglamak ozgurlugu vermeden kole-lik hayatini empoze edecek bir zihniyet sahipligi - yetecektir bin defa lanetlenmis olmaya.


insanlar bocalıyorlar. 1000 yıldır kemikleşmiş olguları bir tek suat beyin üzerine yıkmak haksızlık olur.,

Butun dinlerde ortak ozellik dogru'ya ve iyi'ye sahip cikmaktir.
Kadinlara erkeklerle esit haklar verilmedigini savunan din olabilir, kadinlara esit hak vermeyen tanri olmaz, olamaz.


tabiata bakmak yeter.
gerçek hayat kadınların rakamları aklında tutamayacağını göstermiyor.

o zaman iki şık var; ya müslüamlık kötüdür. veya insanlar bu dini yanlış yorumladılar.

bir din gerçekle çelişmez.

betül veya çuvaldız gelsin veya ece gelsin; bana kadınların rakamları aklında tutamayacağını söylesin.

o halde neden muhasabe okumak için direniyorlar ?

ben müslümanlığı test ettim.
bence iyi din, sadece din kurumları dini iyi yorumlayammaış, bizim cumhuriyet ilahiyatçıları da birşey katmamış.,

eskiden halk bilmezdi, yaşamla uyumlu çözümleri kendileri bulurdu.
ama şimdi halka tepden bakan bir din kesimi türedi, insalarda 70- 80 yıl yaşacağız diye yıllarını heba etmiyor.

Cikin gezin anadolu'yu..
Kim calisiyor tarlalarda karin tokluguna, kim topluyor odunlari-calilari bir parca isinmak icin, kim tasiyor sulari cesmelerden evlere.


evet ama onlara tepki diye başını audrey heprun filimi gibi örten kadınlar çıktı.,

bir çoğu evde kavonoz kapağı bile açmıyor.

hatta bir arra çocuk emzirmeyiz diyenler çıktı.,mecbur değiliz diyorlardı. erkek süt annesi tutmak zorundaymış..

valla :) ben çok kızmıştım bunu duyunca,.. doğurduğu çocuğu emzirsin artık demiştim.

Bizdeki yorumu ile muslumanlik - dindarlik "erkek saltanatindan" baska bir seyi savunmuyor.

erkekler tercih haklarıyla keyifli ama kadınlar da bunu onların adeta burnundan getiriyor.

ben mahalleliyim.
fazla konuşmayım şimdi :)

Saldirilacak zihniyet Suat bey'in zihniyetidir. Betul hanim ornegindeki hanimlara acimaktan ve anlayisla davranmaktan baska yol yoktur.

yok ben ne saldırıyorum, ne de acım var. nefsi müdafam şidetlidir ama., zorda kalmazsam yapmam.
ben sadece varlığımı haber veriyorum.
ben varım, bilin diyorum.

çuvaldızla konuşmaya gelince,

yüzü açık kadınlar gözlerini dudaklarını teşhir mi ediyor ?

kulak açmakla, dudak açmak arasında bir anlam farkı yok bence.
isteyen kulağını örtebilir tabi,

ben bunun dinin bir kuralı olarak vicdanlara empoze edilmesine karşıyım.

o gün gelsin, özgür tercih hakkı olsun, ..

buna ne betül, ne ece, ne de çuvaldız ve suat bey, hatta blue bey karşı çıkmamalı...

Adsız dedi ki...

Knz hm,Düşünceler’deki yorumlarınızdan sonra düşünceleriniz ve yazdıklarınızla ilgili daha çok fikir sahibi olabilmek ve sizi yanlış anlama ihtimalini ortadan kaldırmak için blogunuza göz atmıştım.
Bu arada Errol beyin alıntısı ile karşılaşınca cevaplamak lüzumu hissettim.Yazdığım yorumlar yayınlanmayınca Düşünceler’e -Errol bey halen ziyaretini sürdürdüğü için- kopyaladım.
Çuvaldız

Adsız dedi ki...

Az önce KNZ hanımın blogunda ve yazdıklarını okuyordum.Aslında karşı çıktığı temel sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.Sanırım bana cevap veren bir cümle buldum “bizim inanç özgürlüğünden önce,iyi dinle kötü dini aytırt edecek kriterlere ihtiyacımız var. eğer bir din kamuda uzlaşmaya ayakbağı oluyorsa, tpıkı boşanmayı engelleyen hristiyanlık gbi,o din iyi bir din değildir.”
KNZ hanımın dediği”iyi ve kötü dini ayırt edici kriterlerin”olması. Bir dini nasıl sınarız ? hiç düşündünümüz mü ?kendimizi sınamaktan başlarız önce.

Düşüncelerinin doğruluğuna inanarak ve bunları yılmadan nefes harcayarak ifade etmeye çalıştığına göre uzlaşma arayan bir insan olduğunu düşündüğüm KNZ hanımın da iman etmişleri imanından vazgeçirmeye çalışmak gayretinde olan dediğim dedik diyen saplantılı biri olduğunu hiç sanmıyorum.Kendinin de ifade ettiği gibi bazı yanlış yada eksik bilgileri bilgisi yettiğince bilgilendirmeye çalışan temelde iyi niyet taşıyan bir hanım.
Yukarıda alıntıladığım KNZ hanımın kendi kelimeleri ile ifade ettiği teşhisden çıakarbildiğim sonuç bu.Gözden kaçırdığı bir tek detay ile teşhisinde tamamıyla hatalı durumda kalıyor.O hatalı detay da teşhisini tamamıyla yanlış sorun kaynağına tüm düşüncelerini temellendirmesine neden oluyor.Sorun kaynağı DİN değil İNSAN.

Vahiy yolu ile insanlara ulaştırılmış semavi dinlerin özünde kötülük yoktur.Hiçbir semavi din insanlar arasında husumet yaratmak amacıyla gelmemiştir.Aksine dinler var olan kötülüklerle nasıl baş edilebileceğine dair bilgiler içermiştir.(Murat Koçak bey sizinle bu kötülük konusunda uzun uzun yazışmıştık hatırlarsanız)

Sonuçta atlanılan nokta semavi dinlerin kötü olmadığı insanların bu dinleri yorumlarken kötü olabileceği.KNZ hanımın ifadelendirmekte eksik kaldığını düşündüğüm nokta bu.

KNZ hm dini ilk önce kendimizi sınayarak sınarız demiş.Sınanan din değil inançtır.Kişinin Allah’ı bulacağı çok uzak olmayan yer yüreğidir.Onu orada bulabilen iman eder.Gerisi bu imanın nefs üzerindeki kontrolüne kalmıştır.Bu kontrolün adına vicdan,irade,otokontrol,süper ego,ahlak,hukuk,ne derseniz deyin.Bu kontrolün nasıl yapılacağına dair bilgiler de vahy yolu ile cevaplandırılmıştır.
Bilmek için akıl,bildiklerini uygulayabilmek için iman,sevebilmek için kalp.

Dinlerin sınanmaya ihtiyacı yoktur,insan aklı ile oluşturulduğunu düşünüyorsanız o başka ve KNZ hanım bu durumda siz ve ben din kardeşi olamayız.

NOT.Bu yorumu Düşünceler de yaptım..Bilginize..

Adsız dedi ki...

yukarıdaki yoruma imza atmamışım..(ne yapayım yorum gönderebilmek için şifreli kapılarınızı açamadım :)

Çuvaldız

knze dedi ki...

Sevgili çuvaldız,
Kimlerin ve ne için çekinceleri?
AHİM davalarını aranızda inceleyen oldu mu ? o davalarda uzun uzun gerekçeler yazarlar.
Çekinceler orada vardır. Ben uydurmuyorum. Ben defalarca yazdım. Benim sitede de var. Eğer bu sizin davanızsa başkalarının çekincelerine önem verin. Dünyadan kopuk bir ülke, Kenan Evren üstü ziya ül hak olur. O zaman idamı da getirirsiniz. Yani Türk halkı istiyor diye artık kimse idamı geri getiremeyecek. Siz türbanın sınırlarını kendiniz koymak zorunda kalacaksınız. Türban diyorum, valla ne kelime kullanacağımızı şaşırdık. Benim söyleyeceğim bir hükümet kanun çıkarır, ve bu halledilir zannediyorsunuz. Daha çok oy versek daha çok halledilir zannediyorsunuz ki, bunun yanlış olduğunu göreceksiniz. Knz de yazdım, üniversitede okumak, özel sektör de çalışmak sorun değildir. Ben ak partinin trilyonluk binasında çalışan kadınları da görmek isterim.Orada da mı kamu yasağı var ? Bir çok yol engel değildir ama siz bazı durumlar için kendi sınırlılıklarınızı kendiniz koyacaksınız.,
Ben sizi uyarıyorum, AHİM davalarında haklı çekinceler var. İsterse arkadaşlarınız duygusallıkla bakmaya devam etsinler, ama bu sağlığa zararlı olur sadece. Şimdi Avrupa Birliğinden yana bir cumhurbaşkanı seçmek üzereyiz? Herhalde birileri bunu yapacaktır.,

Kuranın başka yorumları olabileceği ile hiç ilgilenmemek mi?Nerden biliyorsunuz?
KNZ hanım bana bir yerde “din kardeşiyiz-yrm 56”dediniz hatırlarsanız.Bundan sizin de Müslüman olduğunuzu ve anladığınız şekilde İslamı yorumlayıp yaşadığınızı düşündüm.Siz,çıkardığınız sonuçla baş örtmüyorsunuz.Sizin hakkınızda bunları bilerek sizinle yazışmak,Kuranı farklı yorumlayan birinin düşünceleri ile ilgileniyorum demek değil midir?Ben size “hayır”Kuran”örtünün derken başınızı da buna dahil ediyor,ettiğiniz yol yanlıştır dedim mi hiç?Böyle bir hakkım var mı?

Ben din kardeşiyiz sözünü deyim olarak kullandım. Burada inançlarım üzerinden kimsenin gözüne girmek gibi niyetim yok. Ben Kuran’da başörtüsünün farz veya tavsiye olarak verilmediğini düşünüyorum. Yani bu yöndeki yorumlar kuranı daha tutarlı bir yapıda gösteriyor. Eğer bir yorum eskisinden daha tutarlıysa,Daha az çelişki barındırıyorsa biz eski yorumu terk ederiz. Aksi halde sizler gerçeğe değil, bir dogmaya iman etmiş olursunuz.
Siz bir şeyin doğrusunu biliyorsanız bunu insanlara söylemek ve açıklamak zorundasınız.
Hatta buna mecbursunuz. O halde benle tartışmaya girin. Kendinizi sınarsınız.
Benim arkamda ruhban yok. Sizin arkanızda hem siyasi güç var, imam bir başbakan, hem de
Ruhban var. Buna rağmen ben doğrumu söylemekten çekinmem. Ama benim etrafımda yok sen Müslüman mısın, yok esmer misin dediğiniz zaman, ben aranızda fazla kalmam. Benim aranızda yapacağım şey, burada neden ikinci açıklamanın kuranı daha tutarlı yaptığını sizle paylaşmaktır. Bir de AHİM davalarını haber verdim. Bir de size boynu sıkıca bağlamanın başlangıcı hakkında bilgi verdim.
Neden siz dini “dayatmacı” bir sistemmiş gibi algılıyorsunuz?Din bir ideoloji değildir.Hangi ideoloji ahiret inancına sahip insanın sorularına cevap verebilir?

Ruhbandan bahsediyorum. Dinden bahsetmedim. Ruhban vardır, kemikleşmiştir. Türkiye’de İmam eğitimi, müfredat tek tip ve dayatmacıdır. İmamlar Allah adına bize yorum yaparlar, Allah şunu şunu demek istedi derler. Halbuki kuran, bir takım dini seçkinler Allah adına halka açıklama yapsın diye tamamlanmamıştır. Kişi ile din arasına giren kurumlar vardır.
Blue bey illaki “copy- paste”pozitivizm yapmam gerekiyorsa, söz yarına onu da yaparım.
Kadınların baş örterek haklarından vazgeçtiği yok,sizin tanımınızla çemberleri kendileri daraltmıyorlar.Aksine onlar sizin isim bulmaya çalıştığınız yeni çemberler de üretme çabasında değiller.Birileri,baş örtenlerin etrafında yasaklama duvarları oluşturularak çapı kendileri tarafından belirlenmiş alan içinde kalmalarını sağlamaya çalışıyor.(Siz,Türkçeyi zenginleştirmek konusunda hassassınız şu benim”birileri”diye yazdığım gruba da bir isim bulursunuz artık.)
ya onlara isim verdiler ya, hani laikçi diye :) o deyimi de ben de kullanıyorum zaman, zaman ..Ben duygusal tuzaklara düşmem, elime bayrağı kapıp anıtkabire koşup ağlayanlardan değilim.
Taaa çocukluğumdan beri aynı şeyin peşindeyim, kadın ve erkek yan yana durduğunda eşit yaşam tercihlerine sahip olsun isterim. Ben İran’da, Yemen’de, veya İngiltere’de de olsaydım bu çizgimden, yine de zırnık oynamazdım. CHP yüzde doksan oy alsa da, AKP yüzde doksan oy alsa da ben zırnık değişmem. 1000 yılda peçeyi zor attık. İmamlar yazık şu kadınlara biraz hava alsınlar demediler. Bir zamanlar başı örtülü kadınlar yazın kalın naylon çorap giyerdi, onlar için sandalet giymek çıplak dolaşmak gibiydi. Ama babanemlerin nesli Osmanlı kadını olmalarına rağmen, ben bebekken piknikte çekilmiş resimlerini gördüm, başörtülerini boynu açıkta bırakacak şeklide tepeden bağlamışlar. Zaten biz babaanemiz, bizler koşup oynarken pardesü altında eziyet çekmesini istemezdik.
Bu kadar basittir yai.
Ben hayatımda cumhuriyet balosuna gitmedim. Kibar değiliz biz. Ama 1970 li yıllarda birileri mahalleye geldi, kızların liseye gidince dizginlenemeyeceğini falan söylediler. Bu laikçi dediğiniz cumhuriyetçilerin falan hiçbiri orada yoktu o zamanlar. Tarikatlar resmen aileleri kışkırtılar., Ailelerin de birçoğu kışkırdı. Kızlar da yeni duruma uyuma zorlandı. Bizi aile geleneğimizde kafa tutmak yoktur. Ama ben yeni nesil kadınların, hiç olmazsa babaannem kadar piknikte hak sahibi olmasından başka bir şey istemiyorum.
Yine aynı şeyi söylüyorum, sizler erkekler ve kadınlar olarak kızların çemberini daraltıkça daraltınız. Bu sefer zenginlik merakı başladı, kızlarını özel yüzme havuzlu kolejlere gönderenler vicdan temizledi. Peki ya yoksullar ne oldu ? la havle .
Hepiniz bir şahitlik meselesi açsam dut yemiş bülbüle döneceksiniz. Neden ? Neden böyle olsun ki ? Ben hayatımda çelişki olmasını istemiyorum.O zaman normal müfredatta bulamadığım cevapları başkaları vermiş mi ? acaba nasıl olur , sorguluyorum tabi. Sorulanmış iman değerlidir. Yoksa insanlar taşa puta da tapar. Gittim bu dini araştırdım, öğrendim,. Alt tarafı bir din değil mi, terk eder giderdim. Gerçeğin geleneğin sandığı gibi olmadığını düşünüyorum.
Ben yasaktan yana değilim, sadece size AHİM davalarını çekincelerini ciddiye alın, belki ona göre savunma hazırlarsınız dedim.

“yüzülü peçeli kadın ile hiç ilgilenmediniz, boyunua halka takılıp uzatılan kadınlaı siz örnek verdiniz ama onlarla sonsuza kadar öyle kalsınlar hiç ilgilenmediniz,.. çinde ayağı sakat bırakılmış kız kalmadı, düşüncenizi paylaşmadınız.”KNZ

demiştim. siz de,

KNZ hanım siz,baş örtüsüne “işkence”dediğiniz için bu örnekleri vermiştim.Asıl konu onların bu durumunu tartışmak değildi.
Zürafa ve geyşa kadınlar da bunu kendilerini erkelere beğendirmek ve toplumda prestijli bir yer edinmek için yapıyor,din için değil.
İslamiyet’te ve diğer semavi dinlerde dediğiniz gibi bedene işkence etmek yok,nefs terbiyesi var!Buda sizin anladığınız gibi başı sıkarak yapılmıyor.
Siz de Kuran’ı kendinizce yorumlayıp yaşadığınıza göre ve örtümek yoktur deyip kadınları kendilerine işkence etmemeleri için bu kadar direttiğinize ve bunu da doğru söz tokmağı gibi tanımladığınıza göre,siz de ruhban sınıfından sayılırmısınız?Sizin de arkanızda siyasi bir güç var mı?

Arkamda siyasi güç henüz yok, o belki ilerde olur ben bilemem, ama ruhban hiç olmayacak. Laikçiler yıllar önce bizi mahallede yalnız bırakmıştı. Sanki o yıllarda laiklik yoktu.. Onlarda başka hislerle çabalıyor şimdi, kimseye tepeden bakmıyorum. Ben yemenisini tepeden bağlayan eski kadınları özlüyorum,. Bu kadar basit., Allah söze güç vermiştir, siz de doğrunuzu savunun. İnsan aklı tutarlılığı görür.
Ben camiye başörtüsüz de gitmem, eğer bu dini terk etseydim bile gitmezdim..kamuda uzlaşmak iyi bir şeydir..Kendinden taviz vermek bizi küçültmez.
Sevgili çuvaldız, her şey için teşekkürler..
En son yazın hakkında sohbet etmek isterim,.

demiştim ama yazıyı suat beye göndermedim.,

windows hazretlerinin işlerine yorum yapmıyorum. Fırsat bulursam yazarım,..

betül hanıma not : saç boyasında boyada dalga deyimini kullanan sizdiniz, herhalde kelimeyi biliyorsunuz , ben de aramızda erkekler bilmez diye açıklayarak yardımcı oldum., duygusal bir durum yok yani.

Unknown dedi ki...

Knze Hanim,
Size yazdigim yaziyi tekrar okuyunca biraz sert buldum(kendi uslubumu).
Cevaplariniz ve duzeltmeleriniz olumlu gorunuyor bana.

Cuvaldiz hanim,
Suat beyin blogunda artik yazmayacagimi soyledim, okuma sebebimde yok bu durumda.


Iyi gunler.
Erol.

knze dedi ki...

şuanda türkiyenin en saf seçmeni başlığı ile düşünceler sitesinde yazıyorum.

yazdıklarımdan çıkan sonuçları sonra buraya aktaracağım.

zihni örer dedi ki...

izliyorum kardeş:)

Bu arada kayboldun ve özlettiğinin de farkında ol. Fazla özlem nefret uyandırır bunu da bil ha:))

selam ve saygılar..

knze dedi ki...

uyandırmaz ya zihni kardeş, olmuş bi kere dostluk :)
bilmemki ne zaman şu maviş yazılarını yazabileceğiz ?

"din ve vicdan özgürlüğü" konusu yazmak lazım bu aralar,.

akşama bir başlık açayım, sizleri ziyaret edeyim :)

Adsız dedi ki...

Knz hanım,

Ben dusunceler.org dan Suat.

Düşüncler.org ve sizin yorumlarınız ile alakalı olarak bendeki mail adrseinize bir mail atmıştım 2 gün önce

Bilginize.

knze dedi ki...

Selamlar Suat Bay,
Mailinizi yeni gördüm. Buraya da yeni baktım.

ben size söylediğim gibi, MUZMİN anonim ve Metin Bey in sitelerine ilk tepkimi yansıttım. Ece'cim dinlensin. Onu yormayacağım.

Henüz doğrudan açıklama yapmak için acele etmedim. Yarın burada mülkiyet hakkın keyfi kullanımı ve kamu haklarımız ile ilgili yeni sayfa göreceksiniz. Bu açacağım sayfada açıklama yapacağım. HEM DE teorik bir sayfa olacak. Yöntem konuşacağımız bir sayfa olacak. Acele etmeyelim ve tepkisel davranmayalım.

izlenimler - zihni bey- metin bey ve muzmin beylerden hakemlik yapmalarını rica edeceğim.

amacım sitenizde zorla yazı yazmak değil, diğer sitelerde uğramadığımı biliyorsunuz. Sizin sitenizle işim bitmiştir.

burada savunmamı yapacağım.

sizin usül olarak yazımı yayınladıktan sonra, bundan başka yazınızı yayınlamayacağım diye bana ve diğer okurlarına oradan bildirmeniz gerekiyordu.

Eğer saldırgan olsaydım şu anda başlık açardım. Ben bekliyorum ve yapacaklarımı öncden haber veriyorum.

zihni örer dedi ki...

amacım sitenizde zorla yazı yazmak değil, diğer sitelerde uğramadığımı biliyorsunuz. Sizin sitenizle işim bitmiştir.

Buradan anlaşıdığı kaarıyla, Suat Bey,in sitesinde knze'ye ambargo vardır.
Knze'yi yaklaşık 3 yıldır tanırım bir çok forumda, yazılarında hakaret ve küfür içeren tek cümleye rastlamadığımı söyleyebilirim.
Ne oldu da böyle ambargoluk bir durum hasıl oldu, Knze ilgili yazıyı buraya link vererek açarsa fikrimizi söyleriz.

Suat Bey'e gelince, forum alemnide tanıdığım dürüstlükte ve asalette seçkin birkaç insandan biridir.

Her iki insanın edep anlayışına da kefil olabilirim.
Ancak, yukarıda dediğim gibi, ilgili (kızgınlık yaratan) yazıyı okumak isterdim.
sevgi ve saygılarımla her iki tarafa da...

Müzmin Anonim dedi ki...

Knz hanim,

Kisa bir not:

Mahsun = Kuvvetlendirilmis, istihkamli, mustahkem

Mahzun = Huzunlu, hazin

:)